15 Şubat 2015 Pazar

Eksik...

Bazen sende bir şeyler eksik  bir şeyler tuhaf bu hayatta demiyor musun ?

Ben çok diyorum mesela. Böyle anlamıyorsun ama hissediyorsun. Tarif edemiyorsun. Ama yaşıyorsun. Ne bileyim, annen biber dolması yapar da böyle içinde bir şey eksikmiş gibi hissedersin. Kıyması mı kötü desen tuzu mu az ya da baharatı fazla mı, bilemiyorsun ama yiyiyorsun afiyetle. E sonuçta anne yemeğini sevmek zorundasın gibi. Ha anne yemeği her zaman güzel gelir insana ama işte o tabağı elinin tersiyle itip başka bir dolma isteyemiyorsun. Biliyorsun tabak değişse de o dolmanın tadı değişmeyecek.

Kaç defa bu yüzden bunalıma girdin ? Kaç defa şunu değiştirirsem her şey yoluna girer belki dedin ? Çok değil mi ? Hah işte öyle zamanlarda bazı şeylerin elinde olmadığını anlıyorsun. Akışına bırak ve yaşa diyorlar yani ecnebilerin dediği gibi carpe diem , seize the day. Akışına bıraktığında bundan yıllar önce gazetelerde okuduğum haber geliyor aklıma. Hani temizleme pompası ile arkadaşının makatına şaka olsun diye hava basan abi vardı sonra şaka kurbanı zat-ı muhterem hastaneye kaldırılıp ölüyordu bağırsak patlamasından. Hayat size kimle, nasıl şaka yaptıracağını bilmiyor orası kesin. Şimdi şakacı öküz aleyhisselam abimiz öldüğünde, cenaze namazında, merhumu nasıl bilirdiniz diye hoca sorduğunda ne diyeceğiz biz ? El Fatiha.

Bazen ayyaş bir müptezelin, uluorta sokağa işemesindeki rahatlığı istiyor insan. Umursamazca, düşünmeden.

Evet bir şeyler eksik, bir şeyler tuhaf, arabanla hızla bir yere yetişmeye çalışırken lastiğinin patlaması ve yedeğinin olmaması, son parasıyla milli piyango bileti aldı ve büyük ikramiye ona çıktı haberine inanıp gerçekten o son paran ile aldığın bilete bir bok çıkmaması, bazen çok ihtiyaç duyduğunda ağlayacak bir omuz bulamaman ya da çok istediğin filme girmeden önce, çıkanlardan filmin sonunu duyman gibi tam değil, olması gerektiği gibi değil bazen iste.

Eksik bir şeyler.

Ha bazen birileri yardımınıza koşmak ister sizdeki eksikliği gördüğünü sanıp. Onların hayati bilmem kaç milyonluk puzzle ise, her parçayı yerli yerine oturtmuşlar da 1 parçaları fazla gelmiştir. Hay bin kunduz ! İşte o parçayı mabadınıza duhl ederler çaktırmadan. Sonra gözgöze gelirsiniz. Oldu mu ye la şimdi !
Onun fazlasının sizin eksiğiniz olduğunu sanması ne acıklı !

“Senin gezegenindeki insanlar” dedi Küçük Prens. “Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yinede aradıklarını bulamıyorlar…” “Evet bulamıyorlar” diye yanıtladım onu. “Halbuki, aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir” “Haklısın“ dedim. Bunun üzerine küçük prens şöyle dedi : “Ama gözler gerçeği görmez ki. Yüreğiyle aramalı insan.”

Ruhu şad olsun Antoine de Saint-Exupéry ! Yoksa biz yüreğimizle arayamıyor muyuz artık ?

Eksik bu mu ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder