25 Ağustos 2015 Salı

BMX



BMX

Alkol her kötülüğün anasıdır diye bir laf vardır ya, işte ben bunu çok erken öğrendim.

Yaz tatilinde eğer yazlığınız ve benim gibi gidecek bir yeriniz yoksa her gün rutin olarak başlıyor ve okul açılıncaya kadar aynı sıradanlıkta devam ediyor. 

Saat : 09:30 anne çemkirmesi ile kalkma. Ulan tatildeyiz tatilde bırakta birinci sınıfın yorgunluğunu bari uyuyarak atayım ama yook nerde, kalkılacak ve ekmek alınacak. Gözünü, bakkal Haydar amcanın “ne haber lan keranacı ?” sorusunu cevaplayarak açmak nedir sen bilir misin anne !?

Saat : 11:00 ev hanımı annemin temizlik ritüeline iştirak etmek. Ulan ben erkeğim erkek ! Babamı hiç televizyon tozu alırken görmedim ben ya da elektrikli süpürgeyle bilmem kaç yıllık halıyı süpürdüğünü. Hadi onu geçtim halı püsküllerini çamaşır suyu ile fırçalamak nedir ? Arkadaş, eşin, dostun komşun bırakta azıcık sarı görsün onları.

Saat : 12:30 Zorunlu öğle yemeği. Türlü varsa türlü, bamya varsa bamya. İlla sebze olacak ! Anam, canım anam çilekeş anam bak ben daha 7 yaşındayım ulan, bi köfte patates yap di mi ama yook illa içinde bilmem ne vitamini bulunan sulu zımbırtıdan yenilecek.

Saat 13:30 En sevdiğim apartman bahçesinde takılma saati. Arada bir camdan annemin beni gözetlemesi olmasa ben ne atraksiyonlar yapacağım ama insan korkuyor işte. Sonucu terlikle bitecek hiçbir olaya tahammülüm yok.

Saat 17:00 ya da 20:00 Oyun saatinin bitme saati ve eve dönüş. Neden iki saat dilimi çünkü annemin moduna göre ya ikindi ezanı ya da akşam ezanına denk gelen geri dönüş çemkirmeleri onlara göre ayarlanmış. Hoca Allahu Ekber der demez kurulu saat gibi Haaaassaaaannnnnn ! Ne var ne ! Bok var Hasan Hasan Hasan. Yüce Rabbim günah yazmasa kaldırtacağım ezanları ama işte neyse.

Bundan sonrası ise televizyon, anne baba kavgası seyretme, komşular misafirliğe gelirse karne gösterme seansları, “aaa takdir alamadın mı ?” sorusuna veremediğim nadide cevaplar. Ulan hoca taktı bana taktı 4 sene daha bir başarı beklemeyin. “Büyüyünce ne olacaksın?”  sorusuna verdiğim her misafire göre cevaplar. Mesela doktor komşumuza doktor, öğretmen komşumuza öğretmen, işsiz komşumuza, senin gibi boş gezen olacağım diyordum ama bu en son söylediğimin sonucu, misafir kapıdan çıkar çıkmaz babamın kahkahalarla gülmesine annemin kulak mememe nadide tırnakları ile bir delik açması olunca bir daha demedim.

Hayat rutindi işte.

Ne diyordum, alkol her kötülüğün anasıdır.

Bir gün saat 14:30 civarında yine bahçede bilimsel deneylerimden birini yaparken (ufak not : arıyı iple bağlayıp evcilleştirilebilme güdüsü var mı diye kontrol ediyordum ama sokuyor şerefsiz denemeyin) Yavuz bahçe kapısında belirdi.

Yavuz benim hem en iyi, hem en kötü arkadaşım, hem çok iyi bir sırdaşım hem de hiçbir sırrımı vermeyeceğim dostum. Ama iyi çocuktur. Bana bir kere biriktirdiğim Voltran kartlarından eksik olan aslanı vermişti. 

-          Naber Haso ?
-          İyidir Maykıl sende ne var ne bok ?
-          Canım çok sıkkın.
-          Nooldu lan ?
-          Hakanı gördün mü ?
-          Yoo
-          Babası bmx almış.

Beynimden vurulmuşa döndüm ! Hakan bizim can düşmanımız. Sınıfta Ezgi’ye aşık olduğunu aramızda ilk söyleyebilen şerefsiz. Her türlü piçlik var bunda. Adam dövme bunda, jöle sürmek bunda, okula yakasız gelmek bunda, teneke kutu ile futbol maçı yaptığımızda pis burun ile gol atmak bunda, ulan teknik oyna azıcık biz de biliyoruz öyle vurmayı ama ayakkabıya kıyamıyoruz, üstüne üstlük Ezginin buna meyillenmesine ne demeli ! Nefret ediyoruz öyle böyle değil a dostlar.

İnanmak istemesem de Hakan adisi bisikleti ile tam o sırada geçmez mi. Nasıl güzel bir şey nasıl mavi nasıl bişey nası bişey Allahsız.

Oturduk bahçenin köşesine götümüze baka baka. Adam hem başarılı hem şerefsiz hem şanslı hem her bişey. Lanet ediyoruz kaderimize. 

Yavuz çaktırmadan;
 
-          Annen camda mı ? diye sordu.
-          Sanane lan annemden
-          Oğlum bakıyor mu bize bişey getirdim onu göstereceğim
-          Haa dur, bakmıyor.
-          Gel benimle

Arka bahçeye doğru koşar adımlarla ilerledik. Eski kuyunun arkasında çalılık, gölge bir yere kurulduk. Şimdi apartmandan bizi kimsenin görmesine imkan yoktu.

-          Ne getirdin lan ?
-          Bira
Ahanda !
-          Oğlum ben içmem onu anlarlarsa gebertirler beni
-          Karı mısın lan sen
-          Anlarlarsa anlasınlar, buzdolabından arakladım, üzgünüz oğlum. Hem senin baban üzgün olduğunda içmiyor  mu ?
-          Yok benim babam, her zaman içiyor. Üzülse de sevinse de yani bir öyle belli bir nedeni yok içmesi için.
-          Lan oğlum Hakan diyorum, nefret ettiğimiz can düşmanımız bize bu acıları tattırıyor, biz bir şey yapamıyoruz bıraksınlar da bari biraz acımız hafiflesin.

Saatime baktım, ikindiye çok var.

-          Tamam lan.

15 dakikada birer birayı sıra ile kafamıza dike dike içtik. Sonraki Birkaç saat ikimizde de yok. Kesit kesit hatırladıklarım.

Ben /Apartmana giren doktor komşuya : Nıbır lın dıktır komşu, doktor olmuşsun ama adam olamamışsın adam, geşen gün çiçeklere gece sen mi işedin lan laaaaaaaannnnn. Sensin lan o ! ne dedi lan Yavuz bu bana.

Yavuz / Bakkal Haydar amcaya : o ekmekler bi daha bayat olsun senin ……..vurma lan.

Yavuz / apartmana giren tanımadığım teyzeye : buban doğurmuş teyze seni, sakalın var valla. Sensin be terbiyesiz. Sen git. 

Maalesef Ben / Ezgilerin apartmanının önü : Ezginin annesssiiiiiiii, Ezginin annnesiiiiiii, kızına sahip çıkkkk ulaaannn. Bak söylüyorum o kız Hıkına kaçarsa çık üsülürsüüoon. Haaaa öyle miiii sen de kızın gibisin hepiniz aynısınız, sen gir lan içeri kocan gelsin.

Yavuz ve Ben / Hakanın yolunu kesip Hakan’ a gücümüz yetmediğinden bisiklete : uuulannn senn bu itin mi olacaktın ! şerefsiz bmx adi hayvan. Makineleşmeyin lannn. Ne vuruyon lan lannn.

Maalesef yine ben annemin alışveriş yaptığı manav Ali amcaya : Ömmrümü yediniz ulan, o kabaklar senin sgdjkskal. Söylersen söyle lan  !

Maalesef yine ben / Girişteki merdivenleri çıkamayınca Apartman yöneticisi hacı amcaya : sıkalına sıçimm senin yöneticiiiiii, girişe yürüyen mirdivin yapmış , paralarımızı harcıyon laaannnn, o paraları babam nasıl kazanıyor laaannnn (bundan sonra ufak çaplı ağlama krizi ve Ezgiiiiiiiii haykırışı)

En son annemin beni soğuk su ile yıkadığını hatırlıyorum. 

Eve gelen şikayetler ,herkesten özür dileme seansları annemin aklına olay geldikçe beni hırpalaması, babamın, bizim çocuk olmadı yapamadık demeleri. Okul açılıncaya dışarıya çıkmama cezası.

Olay büyük olay. 1 ay boyunca hani dar bir kazağı boynunuzdan çıkartırken kulaklarınız yanar ya hah onun gibi içim,yüzüm,bedenim yana yana gezdim.

Yavuz’un durumu ise içler acısı, babası kaportacıya vereceğim seni dedi diye 1 hafta ağlamış. (bana babam öyle bir şey dese ağlama numarası yaparım kıyamaz bana.) Benden uzaklaşsın diye 1 ay babannelerinin yanına Yozgat’a gönderdiler. Bok bulurmuş orda birayı.

Okul açılınca asıl sorunlarla karşılacaktık ya neyse o da başka hikaye.

Bira içmeyin lan kötü bişey.

1 yorum:

  1. Hahahhaah koptum :) bira icinceki durustluk lazim mi degil mi hocam??:)))

    YanıtlaSil